Aynı zamanda Ankara sancak beyini de yanına çekmeyi başarmıştı. Cem Sultan’ın Konya ile Ankara’ya karşı bizzat giriştiği taarruz başarısızlıkla neticelendi. Bunun üzerine önce Akşehir’e sonra da Kasım Bey ile birlikte Taşeli’ne çekilmek zorunda kaldı. Konya Ereğlisi’ne gelen Bayezid’le yeniden görüşmelere başladı. Bayezid, Cem Sultan’nın Kudüs’te oturmasını teklif etti. Osmanlı topraklarında hakim olacağı bir bölgenin kendisine tahsis edilmesi hususunda ısrar eden Cem Sultan teklifi reddetti. Bunun üzerine Kasım Bey’in teşviki ile Cem Sultan, Rodos Şövalyeleri’ne müracaat etmeye karar verdi. Osmanlı Devlcti’nin Akdeniz hâkimiyetine önem veren Sultan II. Beyazıt, Endülüs’teki Müslümanları İspanyol zulmünden korumak ve kurtarmak istedi.
Zira Trabzon sancak beyi Şehzade Selim, anne tarafından Dulkadir Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey ile akrabaydı. Şehzade Selim ve Şehzade Korkut Alaüddevle Bozkurt Bey’in kızı olan aynı anneden dünyaya gelmişti. Babası Bayezid bile hiçbir şey yapmamışken Şehzade Selim’in bu hareketi gözlerin ona çevrilmesine neden oldu. II. Bayezid minyatürü1486 yılı Ocak ayında Anadolu Beylerbeyi Hersekzade Ahmet Paşa, Çukurova’yı tekrar almak için Gülek Boğazı’nı geçerek Memlüklüler’in önüne çıktı. 1 yıllık esaret hayatından sonra serbest bırakılan paşa İstanbul’a döndü. Memluk sultanı Kayıtbay savaşın sona ermesi için barış teklifi yapsa da kaybetmeye alışık olmayan Osmanlı devlet adamları barışa razı olmadılar.
Temmuz aynının sonlarına doğru bu güzergâhta ilerlerken bir Şii fedai tarafından yapılan suikast girişiminden kurtulan Sultan, 1492 senesinin son günlerinde İstanbul’a geri döndü. Takriben 9,5 ay süren bu seferde Osmanlı topraklarından çıkılmadığı için herhangi bir vuruşma olmadı. Padişahlık öncesi almış olduğu eğitimler ile yetişmişti. İslam eğitiminden ayrıca Matematik ve Felsefe dersleri de alıyordu. Bu bilim dallarına da ilgi duymaktaydı. Arapça ve Farsçayı kısa süre içerisinde öğrendi.
En küçük şehzade Şehenşah’ın annesi Karamanoğlu sülalesindendi ve bu nedenle Konya valiliğini yürütüyordu. 10 Eylül 1509’da Memalik-i Rum adı verilen Amasya, Tokat, Sivas, Çorum ve çevresinden başlayıp 45 gün şiddetle devam eden depremde halk, 2 ay kadar çadırlarda yaşadı. Bu deprem, aynı şiddette İstanbul ve Edirne’de de meydana geldi. 14 Eylül 1509’da İstanbul, Osmanlı tarihinin kaydettiği en şiddetli depreme maruz kaldı. Küçük kıyamet (Kıyamet-i Suğra) denilen bu depremde İstanbul’da 109 cami ve mescit ile bin 70 ev kullanılamaz hâle geldi. Halktan da 5 bin kadar insan yaşamını yitirdi. Binlerce insan yıkıntılar altında gömülü kaldı. Köpürmüş ve azgın bir hal almış olan deniz dalgaları, İstanbul ve Galata surlarını aşarak sokaklarda tufan meydana getirdi. Sultan II. Bayezid, sarayının duvarlarına güvenemediğinden bahçesinde gayet hafif ve tehlikesiz bir çadır kurdurarak orada 10 gün kadar ikamet etti.
Bayezid birkaç aylık bir dinlenmeden sonra 7 Nisan 1500’de Edirne’den ayrıldı. Sefer-i Hümayun olarak değerlendirilmiştir. Sağ cenahın kumandanı Burak Reis amiral gemisini düşman gemilerinin arasına sürdü. Onlarca Venedik gemisi bu gemiyi indirmek için çalışıyorlardı. Düşman gemilerinin en yoğun olduğu bölgeye girip, gemideki barut deposunu ateşe veren Barak Reis, büyük bir patlamaya ve onlarca Venedik gemisinin infilakına neden oldu. Lakin kendisi ile birlikte 500 levent de ölenler arasındaydı. Bu hadisenin ardından taarruza geçen Osmanlı Donanması Venedikliler’i perişan etti. Burada Rumeli Beylerbeyi Koca Mustafa Paşa, Venediklerin elindeki İnebahtı üzerine gönderildi. 1493’ten beri Kaptan-ı Deryalık görevinde bulunan Küçük Davut Paşa Mora sularındaydı. Almanya’da da Gemeiner Pfennig adı verilen ve Türklere karşı harp etmek için kullanılacak özel bir vergi çeşidi bile başlamıştı. Ayrıca Papa’nın Almanya’dan topladığı dinî vergileri de Osmanlı’ya karşı kullanılması için Almanya’ya iadesini talep etmişlerdi. Ordunun sağ kanadını Bali Bey’in büyük oğlu Ali Bey, sol kanadı ise Mustafa Bey yönetiyordu.
{
|}
Bu da kendisi için tehlikeli olabilirdi. Venedikliler’e de aynı teklifte bulunan Şah İsmail’in elçileri Venedik’ten yardım cevabı aldılar. Fakat Venedik, Osmanlı Devleti ile doğrudan bir savaşı göze alamayıp, yapılacak bir savaşta destek vermeyi kabul etti. Deniz gücü olmayan ve tamamıyla bir kara devleti olan Safeviler Venedik’in deniz gücünden yararlanmak istiyorlardı. Yakın Doğu’nun iki büyük Türk devleti olan Osmanlı ile Memlûk arasındaki sınırı Fırat Nehri ve Toros Dağları belirliyordu. Bir zamanlar Orta Anadolu’ya kadar varan Memlûk nüfuzu, artık Toroslar’ın gerisine itilmişti. Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı ve Çukurova’yı elinde tutan Ramazanoğulları Memlüklüler’in hâkimiyetinde, buna karşılık Dulkadiroğulları ise Osmanlılar’ın hakimiyetindeydi.
Osmanlı Devleti’nin bölünmesini kendi çıkarlarına uygun gören Avrupalılar ve Memluklular bu konuda Cem Sultan’ı desteklediler. 1469 yılında Aragon Kralı Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi İzabella’nın evlenmesi ile İspanya, gücünü birleştirdi ve buradaki son Müslüman devlet olan Gırnata’yı ele geçirdi . Bu tarihten sonra Müslümanlardan din değiştirmeleri veya ülkeyi terk etmeleri istendi. Buna uymayanlar engizisyon mahkemelerinde cezalandırılmaya başlandı. Müslümanların ve Yahudilerin katliama uğradıkları bu dönemde, Endülüs Müslümanları Osmanlılardan yardım istediler. Beyazıt, 1505 yılında, Kemal Reis kumandasındaki donanmayı, Endülüs (İspanya) Müslümanlarına yardıma gönderdi. Buradaki Müslümanlar, Türk donanması tarafından Kuzey Afrika kıyılarına taşındılar. Müslümanlarla birlikte aynı kaderi paylaşan Yahudiler de din ayrımı gözetilmeksizin kurtarıldılar.
Bunun üzerine Şehzade Ahmed İstanbul’a giremedi ve Maltepe’den geri dönmek zorunda kaldı. Amasya’ya döneceği yerde Konya’ya geçen Şehzade Ahmed burada padişahlığını ilan ederek babasının orduya söz geçiremediğini iddia etti. Şehzade Ahmed’in açıkça müddei sıfatını takınması üzerine ulema yüzünü Ahmed’den çevirdi. 7 Temmuz’da donanmanın geldiği Modon’a ardından bizzat padişah komutasındaki ordu gelerek kaleyi kuşatmıştır. 24 Temmuz’da Venedik donanması muhasaranın kaldırılması maksadıyla hücuma geçse de Kemal Reis tarafından geri püskürtülmüşlerdi. Kale Venedikliler’e mahsus olan bir şekilde savunulmuş, lakin 10 Ağustos 1500’de düşmüştü. Modon’un çetin mukavemetine rağmen düşürülmesi, bu kalenin yakınlarında bulunan Koron ve Navarin kalelerinin de sonunu gösteriyordu. Bosna sancakbeyi ve aynı zamanda akıncı komutanı olan şair Yakup Paşa, Sultan Bayezid Amasya’da şehzade iken babası Fatih’in temsilcisi olarak Sultan’ın yanında bulunmuştu. Bayezid tahta geçince Yakup Paşa’yı, önce oğlu Şehzade Alemşah’a atabey, sonra da Bosna beyliğine tayin etti. Bayezid minyatürüBu son yenilgi üzerine Sultan Bayezid bir sefer-i hümayun başlatmayı düşündü ve bu Sultan Kayıtbay’ı çok endişelendirdi. Zira o zamana kadar topyekûn bir savaşta Osmanlı Devleti’ni sadece Timur yenebilmişti. İki ülke de aldıkları toprakları iade ettiler.
Bu olaylar üzerine Şehzade Ahmed’i desteklemekten vazgeçen Sultan küçük oğlu Selim lehine bir name yazarak onu İstanbul’a davet etti. 1502’de Akkoyunlular’ın Tebriz’i kaybetmesinden sonra İran tahtına başka bir Türk hanedanı olan Safeviler geçti. Olayı önemli kılan ise Safevilerin Şii mezhebine mensup olmalarıydı. Akkoyunlu ve Trabzon Rum Devleti ile akrabalık ilişkileri kuran Safeviler böylece siyasi hayata atılmışlardı. 200 parçalık büyük Venedik Donanması Osmanlı donanması’nı Mora sularından uzaklaştırmak maksadıyla Modon açıklarına gelmişti. Donanmanın başında Amiral Antonio Grimaldi vardı. Mora’nın güneybatı ucundaki Gallo Burnu’nun açıklarında iki dev Donanma karşı karşıya geldi. Osmanlı donanması’nı Kemal Reis idare ediyordu.
Bu çerezler, ziyaretçi sayısı, hemen çıkma oranı, trafik kaynağı vb. Metrikler hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur. Sitemiz en iyi hizmet için çerezler kullanmaktadır. Siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul ediyorsunuz. Ayrıca sanatçının şiirlerindeki “tenasüp” sanatının başarılı bir şekilde kullanılması öne çıkan diğer bir önemli husustur. C)- Osmanlı Devleti ile Memlük Devleti aralarında yeralan Güneydoğu Anadolu’daki Dulkadiroğulları Beyliği sebebinden iki devletin çekişmesi. 2)- Osmanlılar’ın batıdaki fetihlerinin durmasına neden olmuştur. 1)- Cem Sultan’ın hrıstiyanların eline geçmesi, batılı devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasına neden olmuştur. Hatice Sultan Faik Paşa’nın karısı olup bir oğlu vardır Ahmed Çelebi adında, Çukurbostanda bir camii bir mekteb bir de küçük çeşme yaptırmıştır. Bu durum bir şehzadenin padişahlık için ilk isyanıdır. 5) Bunun üzerine Osmanlılarla başa çıkamayacağının anlayan Venedikliler, barış istemek zorunda kaldılar. Alınan liman ve kaleler, Türklerde kalmak şartı ile 1502’de Venedik ile barış yapıldı.